İSVEŞ PEYZAJ
  • Ana Sayfa
  • KURUMSAL
    • BELGELER
  • HİZMETLERİMİZ
    • PROJE & PLANLAMA
    • UYGULAMA
    • BAKIM
    • DANIŞMANLIK
    • İSVEŞ ZİRAAT - BAHÇE MARKET
    • FİBER SAKSILAR
    • SULAMA
    • AYDINLATMA-ELEKTRİK
    • DRENAJ
    • AHŞAP TRAVERS
    • AHŞAP
    • ÇİM ALAN TESİSİ
    • SERT ZEMİN PEYZAJI
    • FİDANLIK
  • GALERİ
  • REFERANSLAR
  • PEYZAJ SSS
    • KIŞA GİRERKEN BAHÇE BAKIMI
    • OTOMATİK SULAMA SİSTEMLERİ
    • BİTKİLERİN BESİN NOKSANLIĞININ FARKLI BELİRTİLERİ
    • BİTKİDE HASTALIKLAR
    • FİZYOLOJİK BOZUKLUKLAR
    • LALE' NIN ÖZELLİKLERİ, BAKIMI VE DİKİMİ
    • SÜMBÜL'ÜN ÖZELLİKLERİ, BAKIMI VE DİKİMİ
    • ÇİĞDEM'İN ÖZELLİKLERİ, BAKIMI VE DİKİMİ
    • SÜSEN( İRİS) BİTKİSİNİN ÖZELLİKLERİ, DİKİMİ VE BAKIMI
    • NERGİS BİTKİSİNİN ÖZELLİKLERİ, DİKİMİ VE BAKIMI
  • İLETİŞİM

BİTKİDERDE HASTALIKLAR

Resim
BOTRYTİS ( Kurşuni Küf )

a) Tanımı: Zayıflık paraziti olarak bilinir. Uygun koşullar sağlandığında ancak konukçuyu hastalandırır. 20–25 0C sıcaklık ve % 90–95 orantılı nem, en iyi yayılma koşullarıdır. Böyle uygun koşullar, özellikle havalandırması iyi olmayan örtü altı yetiştiriciliğinde, doğada ve depolarda çoğu zaman bulunmaktadır. Fungusun sporları renksizdir ve kurşuni renkteki görünüm koyu renkli sporlardan ileri gelmektedir. Uygun konukçu bulamayan sporlar kurak şartlarda 2 saatten fazla yaşayamaz.

b) Belirtileri: Çok geniş bir konukçu türüne sahip olan kurşuni küf etmeni, her konukçuda değişik görünüşte hastalık tablosu oluşturur. Gövde ve meyve enfeksiyonları yapar. Önce toplu iğne başı kadar küçük olan belirtiler epidermis altında gelişerek genişler ve dokulara yayılır. Epidermis çatlayarak konukçunun su kaybına neden olur. Sebzelerde meyve sapı lezyonları meyve dökümüne neden olabilir. Konukçunun çiçeklenme zamanında taç yaprakları hastalığa çok duyarlıdır. Fungus bu kısımlardan girerek meyveye geçer ve meyve çürüklüğüne sebep olur. Yumrulu bitkilerde lezyonlar büyüdükçe yumuşak çürüklük meydana gelir. Hastalık tarlada başlar ise depoda da devam eder. Soğan yumruları üzerinde kurşun renkli küf tabakası dikkat çeker.


Resim
c) Mücadelesi: Botrytis hastalığı ile kültürel ve kimyasal mücadele yapılır. Kültürel mücadele şu şekilde yapılır.
  • Seralarda iyi havalandırma yapılarak sıcaklık ve orantılı nemin yükselmesi önlenmelidir.
    Bitkiler arasında hava akımının olması için sık dikim yapılmamalıdır.
    Hastalıktan zarar görmüş bitkiler sökülerek imha edilmelidir.
    Dengeli gübreleme ve iyi bakım yapılarak bitkilerin sağlıklı gelişmeleri sağlanmalıdır.
    Hasattan sonra bütün bitki artıkları toplanarak yakılmalıdır.
Kimyasal mücadele ise hastalığın ilk belirtileri görüldüğünde veya bitkilerin çiçeklenme devresinde iken başlar. Yeşil aksam ilaçlamasında sırt pülverizatörü veya 56 atomizer kullanılmalıdır. İlaçlamalar 10 gün arayla yapılmalı, son ilaçlama ile hasat arasında 15 günlük zaman süresi olmalıdır.




Resim
KÖK ÇÜRÜKLÜĞÜ (Çökerten)

a) Tanımı: Toprakta yaşayan ve tohumla taşınıp çoğalabilen çeşitli fungusların hepsi kök çürüklüğü (çökerten) hastalığına sebep olmaktadır. Bitkilerin köklerine zarar vererek gelişmelerine ve hatta ölümlerine sebep olur.

b) Belirtileri; Kök çürüklüğü (çökerten) tohumların çimlenmesinden sonraki safhada fide devresinde görülen bir hastalıktır. Aynı zamanda çıkıştan önce de tohumlarda zarar meydana getirebilir. Fide devresinde fidelerin toprakla temas eden kök boğazlarından itibaren devrildikleri görülür. Gerek çıkış öncesi, gerek çıkış sonrası meydana gelen ölümler sonucu fidelerin yerlerinde boşluklar oluşur. Fidelik koşullarının uygun olmadığı durumlarda hastalık, fidelerin tamamen ölmesine sebep olur. Hastalık ülkemizde fide ile üretilen bütün alanlara yayılmış durumdadır.
c) Mücadelesi: Kültürel ve kimyasal mücadele yöntemleri uygulanır. Kültürel mücadele yöntemlerini şöyle sıralayabiliriz.
                *Zarar gören fidelerin harç toprağı boşaltılıp kabın içerisi temizlendikten sonra yeniden fide toprağı hazırlanmalıdır.
                *Tohum ekimi sık yapılmamalıdır. Hastalıklı fideler temizlenmelidir.
                *
Fidelikler uygun hava koşullarında açılıp sık sık havalandırılmalıdır.
                *Fazla sulamadan kaçınılmalıdır.
               *Gereksiz yere fazla azotlu gübre verilmemelidir. 
  
                                                                                              *Erken ekim yapmaktan kaçınılmalıdır.
                                                                                              *
Fidelikler bol güneş alan, soğuk rüzgârları tutmayan yerlere kurulmalıdır.
                                                                                              *
Taban suyu yüksek olan yerlerde ekim yapılmamalı veya toprak drene edilmelidir.
Kimyasal mücadele de ise ilaçlamalar tohum ilaçlaması, toprak ilaçlaması (ekimden önce, ekimden sonra) ve fidelerin yüzeye çıkışından sonra yapılabilir

Resim
 MİLDİYÖ

a) Tanımı: Fungusun yapraklardan çıkan konidioforları renksiz, seyrek dallı ve kalın zarlıdır. Uçlarında limon şeklinde konidiler bulunur. Hastalık etmeni kışı, çürüyen bitkilerde oospor halinde geçirir. İlkbaharda sporların çimlenmesiyle primer enfeksiyon kendini gösterir. Yapraklarda konidiler meydana geldiğinde rüzgâr veya böcekler ile bunlar sağlam bitkilere taşınır. Konidilerin çimlenmesi yaprak içinde ve üreme organlarında hastalığın yayılmasına neden olur.

b) Belirtileri: Yapraklar üzerinde önce küçük, soluk veya sarımsı lekeler halinde kendini gösterir. Hastalık ilerledikçe bu lekelerin renkleri kahverengi veya siyah olur. Uygun havalarda ve sıcaklığın 16 22 o C olduğu durumlarda lekelerin alt yüzlerinde beyaz veya kül rengi bir örtü meydana gelir. Bunlar hastalığın konidi örtüsüdür ve hastalığın yayılması bunlarla olur. İleri safhalarda lekeler yırtılarak kurur ve bazen de çürür. Epidemi ise 19–22 o C’lerde ve orantılı nemin %80’in üzerinde bulunduğu koşullarda gerçekleşir. Hastalık sadece yapraklarda kalmayıp meyvelere de geçebilir. Bu durumda lekeler yapraktaki lekeleri andırır. Meyvelerdeki lekeler yeşil çerçeve ile diğer lekelerden ayrılır.
Yaprak ve meyvede zarar oluşturmasının yanında dallarda da zarar yapmaktadır. Bitkide hastalık ne kadar erken görülür ve epidemi yaparsa ürün kaybı o kadar büyük olur. Hasat zamanında mildiyönün meyve ve çiçeklerde görülmesi hem ürünün miktarını hem de ticari değeri düşürür. Bu devre de epidemi oluşursa meydana gelecek zarar % 100’e kadar yükselir.

c) Mücadelesi: Kültürel ve kimyasal mücadele yöntemleri uygulanır. Kültürel mücadele yöntemlerini şöyle sıralayabiliriz:
                            *Sık dikim yapılmamalı, yapılmış ise seyreltme zamanında yapılmalıdır.
                            *Tarlada çapalama ile yabancı otlarla mücadele yapılmalı, bitkiler arasında hava dolaşımı sağlanmalıdır.
                            *Hastalıklı bitkiler toplanıp tarladan uzaklaştırılmalıdır.
                            *Tohumlar sık ekilmemelidir.
                            *Aşırı sulamadan kaçınılmalıdır.
                            *Fazla azotlu gübre kullanılmamalıdır.
                            *Tarlada şaşırtma seyrek yapılmalıdır.

Kimyasal mücadeleye yapraklarda 3–5 mm çapında kahverengi lekelerin alt yüzünde beyaz kül gibi konidi örtüsünün görülmesiyle başlanır. Mildiyö enfeksiyonları yaprakların alt kısmında oluştuğundan ilaçlamalar mutlaka yaprak alt yüzeylerinde ve bitkinin her tarafına ilaç gelecek şekilde uygulanmalıdır. İlaçlamalar 7–10 gün arayla hastalığın şiddetine ve iklim koşullarına göre 3–8 kez tekrarlanmalıdır. Ancak meyve ve sebzesi yenen bitkilerde son ilaçlama ile hasat arasında en az 7–10 günlük bir ara bırakılmalıdır.

Picture
KÜLLEME

a) Tanımı: Fungusun miselleri bölmeli olup yaprak, sürgün, çiçek demetleri ve bazı çeşitlerde meyveler üzerinde gelişerek beyaz bir örtü oluşturmaktadır. Fungus kışı sürgün ve hasta yapraklar üzerinde geçirir. Ertesi yıl bunların çatlaması ile ortama yayılan sporlar primer enfeksiyonu başlatır. Yaz boyunca meydana gelen konidiosporlar rüzgâr ve böceklerle etrafa yayılarak sekonder enfeksiyonu oluşturur. Enfeksiyon için optimum hava sıcaklığı 27 oC’dir. Etmenin yayılma süresi 3–7 gündür.
b) Belirtileri: Hastalık meyve ağaçlarında yaprak, çiçek sürgün ve meyveleri üzerinde, sebzelerin yapraklarında, süs bitkilerinde ise gövde, yaprak, yaprak sapı, çiçek sapı ve çiçeklerinde görülür. Külleme, yaprakların alt yüzeylerinde bazı durumlarda ise üst yüzeyinde küçük, zamanla gelişen unsu görünüşte, beyaz lekeler oluşturur. Hastalığa daha çok genç yapraklar yakalanır. Hasta yapraklar normal olarak gelişemez, dar ve mızrak gibi uzun ve içe doğru hafifçe kıvrılmış görünüm alır. Renkleri zamanla kirli kahverengiye dönüşür ve erken dökülür.  Küllemeli çiçekler normal gelişmez ve taç yaprakları normale göre daha kalındır. Yaprak ve sapları unlu örtü ile kaplıdır. Çanak yapraklar ise deforme olmuş durumdadır. Külleme hastalığı sürgünlerin zayıf oluşmasına, kurumasına, yaprakların normalden az fotosentez yapmasına, çiçek goncalarının açmamasına, meyvelerin küçük, şekilsiz ve lekeli olmasına neden olur.

Resim
c) Mücadelesi: Kültürel ve kimyasal mücadele yöntemleri uygulanır. Kültürel mücadele yöntemlerini şöyle sıralayabiliriz.
Aşırı sulamadan kaçınılmalıdır.
Özellikle sisleme şeklinde sulama yapılmamalıdır.
Gübreleme ve toprak işleme bitkinin istediği şekilde yapılmalıdır.
Sık dikimden ve ağaçların havalanmasını engelleyecek budama şeklinden kaçınılmalıdır.
Hasattan ve budamadan sonra hastalıklı bitki artıkları toplanarak yakılmalı ya da uzaklaştırılmalıdır.
Kimyasal mücadelede ise yapraklar üzerinde hastalığın belirtileri görüldüğünde ilaçlama yapılır. İlaçlamalar bir hafta arayla yinelenir. Meyve ağaçlarında ise 1. İlaçlama pembe çiçek tomurcuğu döneminde, 2. ilaçlama çiçek taç yapraklarının %60-70’i döküldüğü zaman, 3. ve diğer ilaçlamalar ise mayıs ayı sonuna kadar birer hafta, haziran ayının üçüncü haftasının sonuna kadar 10’ar gün ara ile yapılmalıdır.


Resim
 KARALEKE

a) Tanımı: Hastalık etmeninin saprofit ve parazit olmak üzere iki devresi vardır. Saprofit dönem sonbaharda yere dökülen ölü yapraklarla başlar. Parazit dönem ise fungusun canlı dokularda sürdürdüğü yaşamını kapsar. Hastalık etmeni bölmelidir. İlk başta renksiz olan miseller daha sonra giderek kahverengileşir. Epidermis ve kütikula arasında gelişir ve zamanla kütikulayı parçalar. Miselyumların ucunda kısa, dipleri kalın, uç kısmı ise ince konidiforlar ve bunların ucunda da konidiler oluşur.

b) Belirtileri: Hastalık bitkinin yaprak, yaprak sapı, çiçek, çiçek sapı ve gövdesinde görülür. Genellikle yaprakların üst yüzeyleri pudra veya un serpilmiş gibi bir toz ile kaplanır. Bu tozun rengi kurşuni kahverengiden beyaza değin değişir. Yapraklar donuklaşır ve sertleşir. Renkleri kirli koyu yeşil, uçları ise kıvrıktır. İleri dönemde ise kurur. Hasta bitkilerde büyüme ve çiçeklenme olmaz, yapraklar dökülür. c) Mücadelesi: Kültürel ve kimyasal mücadele yöntemleri uygulanır. Kültürel mücadele yöntemlerini şöyle sıralayabiliriz:
Anaç olarak hastalıksız ve sağlıklı bitkiler kullanılmalıdır.
Uzun süreli durgun, sıcak ve nemli hava koşullarına engel olunmalıdır.
Bitkilere gereğinden fazla su verilmemeli, özellikle üstten sulama yapılmamalıdır.
Bitkilerin hastalıklı kısımları budanıp ayıklanmalı, yakılarak yok edilmelidir.
Hastalıklı yapraklar sonbaharda toplanarak yakılmalıdır.

Kimyasal mücadelede ise sık sık kükürt veya kükürtlü preparatlı ilaçlama yapılmalıdır. İlaçlama da ilacın bitkinin her yerine iyice dağılmasına dikkat edilmelidir. Etkili olması için açıkta yetiştirilen bitkilerde 18–20 oC, seralarda ise 20–25 oC sıcaklık olmalıdır.

Meyve ağaçlarında 1. ilaçlama çiçek tomurcukları patlamak üzereyken, 2. İlaçlama beyaz rozet devresinde, 3. ilaçlama ise çiçek taç yapraklarının % 80-90’ı döküldüğü zaman, diğer ilaçlamalar havalar yağışlı giderse hafta da bir, yağışsız giderse 12–13 günde bir yapılmalıdır.


Resim
ANTRAKNOZ

a) Tanımı: Hastalık etmeni kışı tohum içinde veya tarladaki hastalıklı bitki artıkları üzerinde geçirir. Bulaşık tohumların tarlada çimlenmesi sonucunda belirir ve önce kotiledonlarda görülür. Fungus uygun iklim koşullarında yaprak, dal veya meyvelerde 4–5 gün içinde çimlenme süresini tamamlayarak leke oluşturur. Enfeksiyon için en uygun sıcaklık 27 0 C’ altındaki sıcaklıklar ve % 92’nin üstünde olan orantılı nemdir. Hastalığın gelişmesi için uygun sıcaklık 17–23 0 C, minimum 15 0C, maksimum sıcaklık ise 31 0C’dir.

b) Belirtileri: Hastalık, yapraklar üzerinde esmer veya siyah yuvarlağımsı lekeler halinde belirir. Lekeler birleşip büyür ve gayri muntazam bir şekil alır. Daha sonra bu lekeler buruşup parçalanır. Sonunda yaprak hatta bütün bitki kuruyarak ölebilir. Yaprak sapları üzerinde uzunumsu esmer, hafif çukur lekeler meydana gelir.



Resim
Meyvelerde 1–2 mm çapında daha büyük daire ve bazen de çöküntü halinde lekeler oluşur. Daha sonra bunların kavuniçi bir renk alması ile tanınması daha kolay olur. Bu fungus haziran, temmuz ayları yağışlı geçen yıllarda epidemi oluşturarak önemli seviyede ürün kaybına neden olur.

c) Mücadelesi: Kültürel ve kimyasal mücadele yöntemleri uygulanır. Kültürel mücadele yöntemlerini şöyle sıralayabiliriz.
Tohumluk hastalığın görülmediği tarla veya bölgelerden alınmalıdır.
En az 3 yıl ekim nöbeti uygulanmalıdır.
Tarladaki antraknozlu bitki artıkları yok edilmelidir.

Hastalığın her yıl epidemi yaptığı yerlerde dayanıklı çeşitler ekilmelidir.
Kimyasal mücadelede ise ekim öncesinde tohum ilaçlaması ve ekim sonrası yeşil aksam ilaçlaması yapılmalıdır.



Resim
BAKTERİLER

a) Tanımı: Tek hücreli bitkisel organizmalardır ve hücrelerinde klorofil bulundurmaz. Bölünerek çoğalır. Çubuk, küre veya sarmal şeklinde olabilir. Hastalık yapan bakteriler genellikle çubuk şeklinde ve sporsuzdur. Kamçılı ya da kamçısız olmalarına göre hareketli veya hareketsizdir.

b) Belirtileri;
Bakteriler bitkilerde çeşitli semptomlara neden olur. Bunlar;
Solgunluk: Örnek, domates bakteriyel solgunluk
Yaprak lezyonları: Örnek, vahşi ateş hastalığı
Çürüklük: Örnek, yaş çürüklük
Şekil bozuklukları: Örnek, kök kanseri
Bakteriyel akıntılar: Örnek, ateş yanıklığı
Bakteriler bitki bünyesine çeşitli yollardan girer. Bitkiye patojen bakterilerin çoğu bitki dokusuna çeşitli nedenlerle önceden açılmış olan yaralardan girer ve çoğunlukla hücreler arası boşluklarda bulunur. Bazı bakteriler ise doğal açıklıklardan girer. Her ne şekilde olursa olsun hücreler arası boşluklara giren ve orada çoğalan bakteri hücreleri toksinler, enzimler ve bazı uyarıcı hormonlar salgılayarak çeşitli semptomlar meydana getirir. Bakterilerin salgıladığı toksinler hücreleri ve dokuyu öldürür, nekroz meydana getirir.
Enzimler ise hücre zarlarını eritir ve hücrelerde bozukluklar ya da yaş çürüklükler yapabilir. Uyarıcı hormonlarda hücreleri uyarır ve onların normale göre daha hızla çoğalmalarına, büyümelerine ve sonunda tümörlerin oluşmasına neden olur. İletim borularına girip orada yerleşen bakteriler de vardır. Bunlar, sistemik enfeksiyonları meydana getirmektedir. Kültür bitkilerinde hastalık yapan bakteriler çeşitli yollarla bulaşır ve yayılır.

Rüzgârlar:
Rüzgâr, mekaniksel etkisi ile bitkileri yaralayarak bakteriler için giriş kapılarını açtığı gibi doğrudan onların bir bitkiden diğerine sürükler.
Yağmur:
Bakteri hücrelerinin yayılmasında yağmurlar da etkendir. Nemli havalarda oluşan ve bakteri hücrelerinin çok bol bulunduğu sızıntılar, yağmur damlalarıyla etrafa dağılmakta ve sağlam bitkilere ya da organlara ulaşmaktadır.
Böcekler: Çeşitli böcekler bakteri hücrelerini çeşitli organlara bulaştırıp sağlam bitkilere taşır.
Toprak:
Bazı bakteriler toprak kökenlidir. Orada yıllarca canlı biçimde kalabilir. Topraktan bitkiye geçerek hastalığa sebep olur
Tohum:
Bakteri hücreleriyle bulaşık olan tohumun ekilmesinden elde edilen yeni bitkiler de hastalıklı olur. Bakterilerin yayılmasında tohumun rolü büyüktür.

c) Mücadelesi:
Bitki patojenik bakterilerle mücadele oldukça güç olmakla birlikte genellikle çeşitli kontrol yöntemleri uygulanmaktadır. Ancak öncelikle koruyucu önlemlere ağırlık verilmelidir. Bakterilerle mücadele yöntemlerini şöyle sıralayabiliriz:
Bakterilerden arî sağlıklı üretim materyalleri kullanılmalıdır.
Hastalıklı bitki artıklarını uzaklaştırarak, yakarak veya gömerek yok etmek gerekir.
Yayılmayı önlemek için hastalıklı bitkilerle temas etmiş alet ve ellerin dezenfekte edilmesi gerekir.
Dayanıklı çeşitlerin kullanımı bu hastalıklardan dolayı ortaya çıkabilecek kayıpları önlemede fayda sağlar.
Kimyasal mücadele uygulaması özellikle bakırlı ilaçların yeşil aksama uygulamalarından oldukça iyi sonuç alınmaktadır.
Yaprak lekeleri ve yanıklıklara karşı bordo bulamacı ve diğer hazır bakırlı preparatların uygulamasında fayda vardır.
Toprak kaynaklı hastalık yapan bakterilerle buhar, elektrik, sıcak su veya formaldehit gibi kimyasal maddelerle sterilize edilmelidir.
Tohumla taşınan bakteriler ise tohumun bulaşması durumunda tohumların sodyum hipoklorit gibi solüsyonlarda kısa bir süre tutmak gerekir.
Konukçuluk yapan yabancı otların ortamdan uzaklaştırılması gerekir.
Temiz tohum seçimi yapılmalıdır.



Resim
VİRÜSLER

a) Tanımı: Virüs hastalıklarının oluşturduğu semptomların önceden beri bilinmesine rağmen bu hastalıkların etmenlerin virüs olduğu son yıllarda tanınmaya başlamıştır. Bitkilerde hastalık yapan yaklaşık 600 adet virüs bilinmektedir. Virüsler sadece elektron mikroskop altında görülebilen nükleoprotein molekülleri olup sadece canlı hücreler içinde çoğalabilmektedir. Virüsler tek bir nükleik aside sahiptir.

Virüsler bulundukları hücrenin metabolizmasını değiştirerek hücre veya organizmanın yaşam fonksiyonlarına zararlı olacak anormal koşullar oluşmasına neden olur. Virüsler bölünemez veya herhangi bir üreme yapısı oluşturamaz.

b) Belirtileri: Virüsler bitkilerde genel olarak bitki gelişmesinin gerilemesine, verim azalmasına, bitki ömrünün kısalmasına, nekroz ve ölü doku oluşumuna ve anormal büyümelere neden olur. Bitkilerde görülen en tipik virüs semptomları şunlardır:

Mozaik semptomları: Bitkinin yeşil aksamında açık yeşil, sarı yahut beyaz sahaların iç içe bitki yaprağının veya meyvesinin normal rengi ile beraber bulunmasıdır. Beneklik; iz şeklinde renk farklılıkları, halka, çizgi desenleri, damarda renk açılması şeklinde görülür.
Sarılık semptomları: Homojen olarak bitkilerde yeşil aksamdaki renk değişmesidir ( kloroz, sarılık, bronzlaşma ve kızarma ).
Halkalı leke semptomları: Yaprak, meyve, dal ve gövdede halkalı sarı veya nekroz lekelerdir.

Bu üç semptom dışında bodurluk, cücelik, yaprak kıvrılması, rozet oluşumu, cadısüpürgesi, doku yassılaşması ve deformasyonu, tümör, gövde veya meyvede tozlaşma gibi semptomlar sayılabilir.



Resim
Virüslerin bitkiden bitkiye taşınması şu yollarla gerçekleşir:

Vegatatif çoğalma organları ile: Özellikle meyve ve süs bitkisi ağaçları, çubuk, çelik yumru ve rizomlarla çoğalır. Eğer ana bitki virüsle bulaşık ise yeni meydana gelecek bireylerde de virüslü oluşacaktır.

Mekanik olarak bitki özsuyu ile: Bu taşınma hasta bitkinin sağlam bitki ile teması sırasında direkt bitki özsuyunun transferi ile gerçekleşir. Çok yakın bitkiler arasında rüzgârın bitkileri birbirine çarpması, kültür faaliyetleri sırasında bitkilerin yaralanmaları ve aletlerle bitkilerin özsuyunun başka bir bitkiye bulaşması ile taşınma gerçekleşir.

Tohumla bitkiden bitkiye taşınma; Virüslerin bir kısmının tohumlarla taşındığı ispat edilmiştir. Ancak bu oran çok düşüktür.


Polen ile taşınma: Az sayıdaki bitki virüs hastalığının etmeni virüslerle bulaşık polen tozunun aynı türün sağlam bitki yumurtalığını döllediğinde meydana elen meyve virüslü olur. Aynı zamanda bu virüs ana bitkiye de meyve yolu ile geçmiş olur. Örnek olarak, vişne sarılık virüsünü verebiliriz.

Böcek ile taşınma: Bazı böcek türleri tek bir virüsün taşıyıcılığını yaparken bazı böcek türleri ise çok sayıda virüs türünü taşıyabilir.

Nematod ile taşınma: Nematodlar önce hasta bitki kökleri ile beslenerek virüsleri bünyelerine alır ve toprak içindeki hareketiyle sağlam bitki köküne rastlayıp onun üzerinde beslenirken vücudunda var olan virüsü sağlam bitkiye enjekte eder.

Fungus ile taşınma: Virüs, bulaşık bitkiden o bitki kökündeki fungusa ve onun kışlayacakları sporlara geçer. Bu sporların çimlenmesi ile ortaya çıkan yeni zoosporlar, virüsü sağlam konukçu köküne ulaştırarak ona virüsü bulaştırır.

 c) Mücadelesi: Virüslerle mücadelede 4 yöntem uygulanmaktadır.

Virüs kaynaklarının yok edilmesi: Virüs hastalığının enfeksiyon kaynağı yabancı otlar, diğer bitkiler, bitki artıkları, kullanılan aletler, generatif ve vegatatif üretim materyalleri olabilir. 17 Virüslerin taşınmasında rol oynayabilecek olan yabancı otlar herbisit veya başka bir mücadele yöntemi ile bitkiden uzaklaştırılması gerekmektedir. Enfekteli bitki artıkları ve tarlada hasat edilmeden kalan bitkiler yakma veya bazı yöntemlerle imha edilerek diğer bitkilerden uzaklaştırılmalıdır. Virüsler ile bulaşık olan alet, makine ve elbise hastalıklı bitkinin doğrudan teması ile sağlıklı bitkiye geçebilir. Bu gibi durumların önüne geçebilmek için kullanılan bu aletlerin dezenfekte edilmesi gerekir.

Üretimde kullanılacak olan generatif ve vegatatif üretim materyallerinin sağlıklı bitkilerden alınması veya bunlarda bulunan virüslerin uygun mücadele yöntemi ile yok edilmesine gidilmelidir.

Enfekteli bitkilerden virüslerin yok edilmesi: Bu uygulamalara örnek olarak sıcaklık uygulamalarında termotropik yöntemler ve virüsten arî bitki elde etmede kullanılan uç meristem kültürü verilebilir.

Vektörlerin kontrolü: Virüs hastalıklarıyla, enfeksiyon kaynağından sağlıklı bitkilere virüs taşıyan vektörlerin kontrolü ile mücadele edilebilir. Bunun için koruyucu bitkiler kullanılarak kültür bitkileri, vektörlerin ulaşamayacağı uzaktaki yerlerde yetiştirilebilir, renkli ve parlak malzemelerden yararlanılabilir ve bitkilerin ekim ve hasat tarihleri değiştirilebilir.Yine bu amaçla genellikle böcekler tarla kenarlarında biriktiğinden ve tarla içinde popülasyonları daha az olduğundan tarla alanları büyük tutulmalı ve bitkiler birbirlerine temas edecek şekilde sık dikilmemelidir.

Dayanıklı bitki çeşidi ıslahı ve çapraz korunma: Virüs hastalıklarına ve onları taşıyan vektörlere dayanıklı çeşit üretimi oldukça karmaşık bir konu olup bu tip ıslah çalışmalarında bitkilerin diğer özelliklerinin de dikkate alınması gerekir.


bu sitedeki bütün proje, uygulama, fotoğraj ve görseller isveş peyzaj'a aittir. bu eserler 5846 sayılı Fikir ve sanat eserleri kapsamında olup, hükümlerine uygun olarak telif hakları saklıdır.  burada bulunan eserler kaynak gösterilerek yada gösterilmeden alınamaz, kopyalanamaz veya yayınlanamaz, CopyrIGHT 2021 İSVEŞ PEYZAJ

  • Ana Sayfa
  • KURUMSAL
    • BELGELER
  • HİZMETLERİMİZ
    • PROJE & PLANLAMA
    • UYGULAMA
    • BAKIM
    • DANIŞMANLIK
    • İSVEŞ ZİRAAT - BAHÇE MARKET
    • FİBER SAKSILAR
    • SULAMA
    • AYDINLATMA-ELEKTRİK
    • DRENAJ
    • AHŞAP TRAVERS
    • AHŞAP
    • ÇİM ALAN TESİSİ
    • SERT ZEMİN PEYZAJI
    • FİDANLIK
  • GALERİ
  • REFERANSLAR
  • PEYZAJ SSS
    • KIŞA GİRERKEN BAHÇE BAKIMI
    • OTOMATİK SULAMA SİSTEMLERİ
    • BİTKİLERİN BESİN NOKSANLIĞININ FARKLI BELİRTİLERİ
    • BİTKİDE HASTALIKLAR
    • FİZYOLOJİK BOZUKLUKLAR
    • LALE' NIN ÖZELLİKLERİ, BAKIMI VE DİKİMİ
    • SÜMBÜL'ÜN ÖZELLİKLERİ, BAKIMI VE DİKİMİ
    • ÇİĞDEM'İN ÖZELLİKLERİ, BAKIMI VE DİKİMİ
    • SÜSEN( İRİS) BİTKİSİNİN ÖZELLİKLERİ, DİKİMİ VE BAKIMI
    • NERGİS BİTKİSİNİN ÖZELLİKLERİ, DİKİMİ VE BAKIMI
  • İLETİŞİM